Gündem

Siber Güvenlik Yatırım mı?

          Siber güvenlik, tipik bir sermaye yatırımının aksine, belirli bir yüzdelik dönüşü yoktur. Bu durum tabi ki etkisinin ölçülmesin...

23 Mayıs 2018

Siber Güvenlik Yatırım mı?

    

     Siber güvenlik, tipik bir sermaye yatırımının aksine, belirli bir yüzdelik dönüşü yoktur. Bu durum tabi ki etkisinin ölçülmesinin imkansız olduğu anlamına gelmiyor. Siber Güvenlik yatırımının esas değeri hakkındaki yapı; gizlilik, bütünlük ve mevcudiyetten oluşur.

     Biraz bu bağlamı inceleyecek olursak. Mevcudiyet, yatırım üzerindeki direk dönüşü belirlemek için kullanılan en basit yapıdır. Siber saldırı veya hack yöntemlerinin en basit formlarından birini düşünün: E-ticaret sunucusuna yapılacak DDos saldırısına karşılık olarak yıllık 3.000 liralık önlem aldığını varsayalım. Eğer DDos saldırısı başarıya uğrayıp sunucuyu 24 saat etkisiz bırakırsa, 3.000 lirayı yıllık olarak böldüğümüzde 1 yılda yaklaşık 10 liradan çok daha fazlasını  kaybedersiniz. İşte bu noktada hayata geçilir çünkü ipin ucunda işletmenizin hayatı söz konusudur. Bakıldığında mevcudiyeti korumak işletmeye yönelik bir yatırımdır.

     Gizlilik ve bütünlüğü ele alacak olursak; müşteriyi, envanteri ve ortak veriyi korumak, işlemleri düzgün ve verimli bir biçimde yapmaktan ibaret değildir. Müşterileriniz o veriyi yetkisiz erişim ve istenmeyen değişimlerden ne kadar koruduğunuza bakarak sizlere marka değeri tanımlayabilir. Gizlilik ve bütünlük işletmeler için vazgeçilmez birer parçadır.

     Geleneksel güvenlik yatırımlarına bakıldığında; siber güvenliğin getirdiği değerleri göz ardı eder ve önemi pek anlaşılmaz. Ne yazık ki anlamayı sağlamanın tek yolu işletmenin bir saldırı kurbanı haline gelmesidir. Bir DDos veya Fishing saldırısına uğramış bir şirkette sistemleri yeniden ayaklandırmaya çalışmaktan daha acı veren bir şey yoktur. Müşteri satın alma için rakiplere gider, pazar payında çoğunluğu elde ederler, basın yolu ile akla hayale gelmeyecek müşteri kaçırma hikayeleride cabası tabi. Sonuçlara baktığımızda bu bir kaostur. Kaybedilmiş bir müşteri yeniden kazanmak yeni müşteri kazanmaktan çok daha zordur.Bir de diğer bir açıdan bakalım: güvenlik önlemlerini almış bir işletme ile çalışmak oluşabilecek muhtemel durumların bertaraf edilmesini sağlayacaktır. Müşteri güven sağlar , devamlılık sağlanır.Olumlu sonuçlarından biri de işletmenin marka değerine olan büyük katkısıdır.

     Siber güvenlik, belirli bir tehdidi yok etmek için harcanan para değil; işletmenin itibarını, güvenilirliğini ve değerlerini koruyan, işletmenin en büyük pazarlama stratejilerinden biri olmalıdır.

 

17 Aralık 2016

IFS IoT BUSINESS CONNECTOR

     Global kurumsal uygulama şirketi IFS, 24-27 Ekim tarihlerinde İsveç'in Göteborg kentinde gerçekleşen IFS World Conference'da IoT'yi reel olarak işinizden uygulayabileceğiniz yeni ürünü IFS IoT Business Connector'ü tanıttı. Bu ürün iş verimliliğini arttırırken zamandan da tasarruf sağlıyor.
 
      IFS Business Connector Nesnelerin interneti ve IoT conseptini ERP'nin uygulaması IFS içinde uygulanarak dijital dönüşüme hız kazandırıyor. IFS IoT Ocak 2017 ayında piyasaya sürülmesi planlanıyor.

     IFS IoT Business Connector 3.parti ürünlerden makinalardan ve cihazlardan toplanan verileri analiz ederek oluşan verilerle IFS uygulaması içinde iş akışlarının tetiklenmesini ve aksiyonlar almamızı sağlıyor. IFS IoT API'ler sayesinde doğrudan bağlantı sağlayabiliyoruz.
 
     Şirketlerdeki en önemli varlıklardan olan operasyonel verilerin karar alma sürecinde kullanılabilmesi ile iş verimliliğini arttırmayı hedefleyen IFS IoT Business Connector , verilerin gerçek zamanlı olarak işlenmesini ve böylece aksiyon almada zaman kaybını ortadan kaldırmayı hedefliyor.
 
     Yapılan araştırmalara göre şirketlerin %86'sının nesnelerin internetinin önemini bildiğini ancak sadece %40'ının bu konuda bir strateji geliştirdiğini gösteriyor.IFS IoT ile nesnelerin internetini sadece bir kavram olmaktan çıkartıp gerçek iş hayatımızda işimizi kolaylaştırarak, verilerimizden karar almada daha etkili bir biçimde yararlanmamıza yardımcı olacağa benziyor.
 
     IFS IoT Business Connector'un oluştuğu başlıca bileşenleri:
 
IFS IoT Controller, IoT veri analizi aracının işinizle ilgili görüşleri ortaya koyduğunda atılacak adımları belirleyen bileşendir.
IFS IoT Gateway, bulut tabanlı ürünler ve IoT veri analizleri ile bulut tabanlı ürünler arasında güvenli iletişim sağlayan bileşendir.
IFS IoT Discovery Manager, ilave yönetme ve izleyebilme kabiliyeti sağlayan bileşen.

     Anticimex CEO'su Jarl Dahlfors IFS IoT ile ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor:
"IFS IoT Business Connector ile dijital heşere kontrol cihazlarımızın ürettiği veriyi denetleyebiliyoruz, böylece hem müşterilerimize daha iyi hizmet veriyoruz hem de onlara ihtiyaçları olan veriyi sağlıyoruz."
 
     Bir bilişimci olarak bu kavramlar heyecanlanmak için bile yeterli. 2017'de büyük yenilikler ve değişimler bizi bekliyor. IFS IoT Business Connector piyasaya sürüldükten sonra nasıl sonuçlar alacağımızı heyecanla bekliyoruz...





27 Kasım 2016

DİJİTAL EVRİMDEN KAÇIŞ YOK !


Dijital Evrim, adeta uçsuz bucaksız bir okyanus. Sınırlarının nerede başlayıp; nerede son bulduğunu şuan için kestirilemiyoruz. Gelin bu okyanusa günümüz ihtiyaçları doğrultusunda biraz dalalım..
        Öncelikle büyük veri ve bulut çözümlerinden başlayalım. Saklanması ve yönetilmesi gereken veri miktarı an be an artmakta. Tabi buluta olan ihtiyaçta. Yapılan araştırmalara göre 2020 yılına kadar dijital içeriği 4.4 trilyon gigabaytta çıkarak 10 kat büyümesi bekleniyor. Her geçen gün büyüyen ve göz ardı edemeyeceğimiz verileri saklamak ve yönetmek için ölçeklenebilir,birbirine kolay bağlanabilen, uygun maliyetli bir alt yapıya ihtiyaç var. Şirketlerin dijitalleşme sürecinde kesintisiz, güvenilir, uygun maliyetli bilişim altyapısı sunan bulut bilişim, bu dönemde hizmet kiralama modeliyle öne çıkıyor.

         Dijitalleşmenin en önemli sonucu hareketlilik, her an online ve takipte olmak. Hayatımızın vazgeçilmez ve en önemli parçası olan mobilite dijital iş yaşamlarımıza yeni modeller kazandırmaya devam ediyor. Mobil tabanlı uygulamaların iş dünyasına ve süreçlerine getirdiği yenilikler inovasyonun sınırlarını zorluyor. Mobil platformlar dijital çözüm süreçlerine yeni platformlarda iş yapma potansiyelleri, yeni iş gurupları, meslekler, iş kolları ve ticarette oluşumlarını beraberinde getirdi. Bu getirilerin yanı sıra nesnelerin interneti (IoT) teknoloji ve uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte tamamen mobil bir iş ve yaşam ile karşı karşıyayız.

         Kurumsal kaynak planlama olarak adlandırdığımız kurumsal iç çözümleri bütünün çıkış noktası, başlangıçta mali ve finansal yönetim, şirket kaynaklarının planlanması ve üretim otomasyonu idi. Ancak dijital evrim ile birlikte  ERP sistemleri de ciddi bir kimlik değişimine uğrayarak şirketlerin stratejik yönetimi, gelecek vizyonunu belirleme, rekabet güçlerini ve karlılıklarını arttırmada vazgeçilmez bir iş ortağımız oldu. Internet ile birlikte gelişen dijital iş dünyasında müşteri merkeziyetçi oldu. Dolayısıyla  ERP sistemleri de şirketin içindeki sistemden çıkıp mağazalarda, sokakta, üretim sahalarında kısacası her yerde müşteri isteklerine göre analiz eden, raporlayan ve geleceği planlayan bir yapıya dönüştü.

         Dijital teknolojiler yaşamımızı dönüştürme noktasında kendi dijital uygulamalarını doğurmak durumunda. Nitekim yaşadığımız her mekan, dokunduğumuz, gördüğümüz kullandığımız her şeyde dijital kültürü oluşturma ve yerleştirme adına her alanda sayısız uygulamalar geliştiriyor. Artık tüm şirketlerin hatta devletlerin en büyük görevi, müşteriye daha yakın dijital bir kültür oluşturmak diyebilirim. Dijital uygulamalar, bağlantılı bir dünyada yaşamımızı kolaylaştıran uygulama çözümlerin bütünüdür.

          Bu yazımızda dijital evrimin getiriler okyanusuna yüzeysel olarak biraz daldık. Tabi ki derinler bilinmedik yenilikler ve efsunlarla dolu. Geleceğin bize neler getireceğini, dijital evrimin ne yönde yaşanacağını göreceğiz. Bu inovasyonlara şimdiden hazır olunmalı. Çünkü dijital evrimden kaçış yok..!

19 Kasım 2016

Neden JD Edwards ?

    


    Kullanıcı deneyimlerimizden çıkardığımız sonuçlardan biride: kullanıcılar yazılımınızdan memnun değilse, batarsınız. Buna ister dijital tüketim deyin; isterseniz dünyanın önde gelen markaların etkisi. İş dünyasındaki yazılımlar kullanıcıların algılarında yaşamakta ve ölmekte. Örneğin: Bir kurumsal kaynak planlama (ERP) sistemi zor yada kafa karıştırıcı olarak nitelendirilirse, çöküş dönemine girmişsiniz demektir.

      Doğru yolu bulmak, alınan dersler ile mümkün oluyor. Milyonlarca doları modernizasyona harcadıktan acı bir tecrübe olsa bile. Bu konuda Wall Street Journal'da okuduğum bir yazı dikkatimi çekti.

     "Avon, Kanada'da yaptığı bir testten sonra kapıdan kapıya teslimatları üstlenen temsilcilerini bıraktı. Sonra ki 4 yıl boyunca 125 Milyon $ lık  bir yazılım sistemini devreye almaya çalıştı.SAP tarafından sağlanan yeni sistem planlandığı şekilde çalışırken, Avon çalışanlarının günlük rutinlerine ağır bir külfet getirdi. Avon, Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu'na bir dosya ile yaptığı açıklamada 'Yatırımdan açık bir getiri sağlanamadı'.Sistemin ilerde durdurulma ihtimaline karşı yeni altyapı arayışlarına yoğunlaşıyor" ifadeleri kullanıldı.


Yazının geri kalan kısmını neden araştırması yaparak ta harcayabiliriz. Ancak Avon'un geçici gerilemesinden kurtulmak için nasıl çalıştığı üzerine yoğunlaşalım. İlk akıllı adımı şirketin net yatırım getirisi sunma konusundaki ifadesi. Toz haline getir ve oyuna geri dön. İyi bir analiz ile küllerinden yeniden doğmak sanırım bu olsa gerek. İkinci en iyi adımı ise en iyi performans gösteren iş ortaklarınızın uzmanlığına dokunarak derslerini öğrenmesi.

     Dünya çapında bilişim teknolojileri projelerine ilham veren iş hızlandırma oyununda ERP yazılımı seçimi konusunda nereden başlayacağız? Piyasa analiz firması Nucleus Research, ERP  hakkındaki son değerlendirmesini yayınladı. Raporda JD Edwards'dan bolca bahsediliyor. Nedenini ise beş ana başlıkta ele almış. Bilişim Teknolojileri'nin tüketicileştirilmesi, mobil internetin patlaması, Internet Teknolojilerini basitleştirme, büyük veri ve ERP'lerden daha dikey işlevselliğe duyulan ihtiyaç. Tüm bu süreçler kendi içinde ayrı ayrı incelenebilir.

       JD Edwards 2003 yılında PeopleSoft ve ardından 2005 yılında Oracle tarafından satın alındıktan sonra kökten bir düzenlemeye giderek her modülün araçlarını, API'larını ve kullanıcı ara yüzlerini kullandığı temiz ve basit bir temel oluşturmuş. Temelinde zihinde basitlik ilkesi ile inşa edilmiş bir sistem.
     JD Edwards yazılımının görsel olarak zenginleştirilmiş raporlarında ve ekranlarında büyük veriler zaten belirgin. Ancak JD Edwards, bağımsız büyük veri, bellek içi uygulamalarda ele aldığı milyonlarca işlemden bilgi aktarmak için yetenekler entegrasyonu sağlandığında işimizi daha da kolaylaştıracak.

      İnsanların iyi tasarlanmış uygulamaları kullanmaya alıştığı bir dönemde; kişisel hayatlarında, işyeri uygulamalarında kompleks bir yapı çöküş için bir başlangıç sadece. Başarının tanımı artık işlevsellik değil. Başarının gerçek anahtarı kurumsal kavramda kullanılabilirlik. Basitleştirmeyi örtülü bir mühendislik ile birleştirerek kullanıcı arabirimleri arasındaki entegrasyondan farklı olmadığını ortaya koymaktır. Ayrıca JD Edwards, alan uzmanlığını geliştirdiği için iş dünyası kullanıcıları için büyük avantaj sağlayacağı ön görülüyor.